Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) 15 yaş düzeyindeki öğrencilere matematik, okuma ve fen bilimleri alanlarında üç yılda bir yaptığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) 2018 sonuçları açıklandı. 79 ülkeden 600 binin üzerinde 15 düzeyindeki öğrencinin yer aldığı programda Türkiye, PISA 2015’e göre performansını geliştirdi. PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde, üç alanda puanlarını istatistiksel olarak anlamlı artıran üç ülkeden biri oldu. Puanların artışıyla birlikte Türkiye okumada 40; matematikte 42 ve fen bilimlerinde ise 39’uncu olurken, OECD ortalamalarına yaklaşıldı.
ÇİN TÜM TESTLERDE PISA 2018’İN ZİRVESİNDE
Türkiye’den PISA 2018’e 186 okuldan 6 bin 890 öğrenci katıldı. Her PISA’da fen bilimleri, okuma ve matematik alanlarından birine odaklanılıyor. Bu yılki tema okuma. PISA 2018’de özellikle dikkate alınan test olan okumada Türk öğrencilerin yüzde 74’ü en az seviye 2 düzeyinde performans gösterdi. Bu seviyedeki öğrenciler arasında orta uzunlukta bir metnin ana fikrini anlayabiliyor ve belirgin bilgileri ayrıt edebiliyor. Matematikte ise öğrencilerin yüzde 63’ü en az seviye 2 beceri düzeyini yakalarken, yüzde 5 yüksek performansa sahip. Tüm testlerde PISA 2018’in zirvesindeki Çin’den Pekin, Şangay, Jiangsu, Zhejiang grubunda bu oran yüzde 44’ü geri bırakırken, Singapur’da yüzde 37 ve Hong Kong’taysa yüzde 29 oldu. Fen bilimlerinde ise her 4 öğrenciden 3’ü en düşük seviye 2’yi yakalarken, sadece yüzde 2 seviye 5-6’ya çıkabildi. Fransa’nın Başkenti Paris’te PISA’nın sonuçlarını takip eden Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, Hürriyet’in sorularını yanıtladı.
BAKAN SELÇUK: BAŞARI YOLUNDA EN SOMUT GÖSTERGE
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “#PISA2018’de OECD ülkeleri içerisinde her üç alanda da puanlarını artıran üç ülkeden birisi olmamız, başarı yolunda en somut gösterge oldu. Okullarımız arasındaki başarı farklarını azalttıkça listedeki yerimiz daha da yükselecek. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
- PISA 2018 sonuçları açıklandı. Okuma becerileri, fen ve matematik okuryazarlığı alanlarında Türkiye’nin puanları bir önceki PISA sonuçlarına göre arttı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet. PISA araştırmasındaki her üç alanda da ülkemizin puanları 2015’e göre arttı. Okuma becerileri alanında 38 puan, matematik okuryazarlığı alanında 34 puan, fen okuryazarlığı alanında ise 43 puan artışı elde edildi. Özellikle fen ve matematik okuryazarlığı alanlarında alınan puanlar şu ana kadar Türkiye’nin katıldığı PISA araştırmalarında elde ettiği en yüksek puanlar.
- Araştırmaya katılan ülkelere göre bu artışları karşılaştırabilir misiniz?
Tüm OECD ülkeleri içerisinde her üç alanda da puanlarını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artıran üç ülke var, Türkiye bunlardan birisi. Bir diğer deyişle Türkiye’de her üç alanda da önemli bir iyileşme söz konusu. Diğer taraftan Türkiye, hem matematik hem de fen puanlarını en çok artıran ülke oldu. Okuma puanını da en çok artıran ikinci ülke olduk. Bu sonuçlar sevindirici.
- PISA 2018 araştırmasına katılan ülke sayısı 2015 yılına göre artmasına rağmen, Türkiye’nin sıralamalarında yükselişler göze çarpıyor.
PISA araştırmasına 2015 yılında 72 ülke, 2018 yılında ise 79 ülke katıldı. 2015 yılına göre ülke sıralamamız okuma becerileri alanında 10 basamak, matematik okuryazarlığında 8 basamak ve fen okuryazarlığında 15 basamak yükseldi. PISA 2015’te Türkiye’nin sıralamada en düşük performans gösterdiği fen okuryazarlığı alanı PISA 2018’te en fazla başarının gösterildiği alan oldu.
- Belirttiğiniz gibi, en büyük iyileşmenin fen okuryazarlığı alanında olduğu görülüyor. Bu nasıl başarıldı?
Fen alanındaki başarı artışı, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yapılan merkezi sınav sonuçlarında ve bu yıl Bakanlık olarak ilk kez yaptığımız izleme araştırma sonuçlarında da görülmektedir. 2018 ve 2019 yıllarında merkezi sınav sonucuna göre ortaöğretim kurumlarına yerleşen öğrencilerin fen alanındaki ortalama puanları görece yüksektir. Dördüncü sınıf düzeyinde gerçekleştirdiğimiz Öğrenci Başarısı İzleme Çalışması (TMF-ÖBA) sonuçları da öğrencilerin fen alanında diğer alanlara göre yüksek performans gösterdiğini işaret etmektedir. Ulusal ve uluslararası düzeyde görülen fen okuryazarlığındaki bu iyileşme, son yıllarda Bakanlığımız tarafından güncellenen fen müfredatı ve eğitim süreçlerinin bir sonucudur. Fen bilimleri müfredatı, fen bilimlerinin günlük hayattaki rolüne daha fazla önem verecek şekilde güncellenmiştir. Bu şekilde öğrencilerin fen alanındaki süreç ve olguların içeriğine daha fazla odaklanması amaçlanmıştır. Ayrıca, başta LGS olmak üzere merkezi sınavlar da bu anlayışa göre revize edilmiştir. Son uygulamalarda elde edilen sonuçlar, fen eğitimindeki iyileştirmelerin büyük ölçekli değerlendirme çalışmalarındaki performans artışına katkı sağladığını göstermektedir.
- Puanlar mı önemli sıralamalar mı?
Elbette her ikisi de bizlere bir şeyler anlatmakta. Puanlar ülke gelişimlerini, sıralamalar ise ülkelerarası bağıl gelişimleri izleyebilme açısından önemli. Sıralamadan çok puanlar bizi daha çok ilgilendiriyor. Çünkü iyileşen alanları puan artışlarından izleyebiliyoruz. Diğer taraftan birbirlerine çok yakın puanlarda sıralamalar değişebildiği için sıralama yanıltıcı olabiliyor. Ayrıca puan yükseldikçe diğer ülkelerin puan artışlarına bağlı olarak genellikle sıralamalar da değişebiliyor.
Ülkeler PISA araştırmasındaki her üç alanda özellikle temel becerilere sahip öğrenci oranlarını artırmaya odaklanıyorlar. Burada ülke olarak durumumuz nasıl?
Puan ve sıralamalardaki iyileşmeler burada da kendisini gösteriyor. İkinci ve üst yeterlilikler düzeylerindeki öğrenci oranlarımız 2015 yılına göre önemli miktarda arttı. Örneğin okuma becerileri alanında 2015 yılında yüzde 60 olan bu oran 2018 yılında yüzde 73,9’a; matematik okuryazarlığı alanında 2015 yılında yüzde 48,7 olan bu oran 2018 yılında yüzde 63,4’e yükseldi. Benzer şekilde fen okuryazarlığı alanında 2015 yılında yüzde 55,6 olan bu oran 2018 yılında yüzde 74,8’e yükseldi. Burada da en iyi iyileşmenin fen okuryazarlığı alanında olduğunu görüyoruz.
- Tüm bu sonuçlar her üç alanda da toplu bir iyileşme olduğunu gösteriyor.
Evet. Önce somut bir tespit yapmalıyız. OECD raporuna göre, 2003 ile 2018 yılları arasında 15 yaş grubu öğrenci sayısı arttığı halde her üç alanda da iyileşmenin olduğu tek ülke, Türkiye’dir. Dolayısıyla, evet, Türkiye zorunlu eğitim süresini uzattı ve en dezavantajlı öğrencileri liselere kaydettirdi; tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye’nin 15 yıldaki performansı toplamda artmış durumda. Tüm alanlarda ve özellikle temel yeterlilik düzeylerindeki öğrenci oranlarında belirgin bir iyileşme evresine girdik. Bir bütün olarak baktığımızda resim olumlu. Bu çok sevindirici. Daha gidecek çok yolumuz var. Örneğin okullar ve bölgeler arasındaki başarı farkı varlığını sürdürüyor. Bu sorunun farkındayız.
- Bakanlık olarak okullar arası farkları azaltmak adına bundan sonrası için ne yapacaksınız?
Değindiğim gibi bu sorunun farkındayız. Artık tüm kaynaklarımızı, odağımızı okullar arası başarı farkını azaltmaya teksif ediyoruz. Zaten 2023 Eğitim Vizyonunda da buna özel yer verdik. Okullar ve bölgeler arasında başarı farkını azaltmak için çok sayıda projeyi uygulamaya koyduk. Okul profillerinin çıkartılması, izleme ve değerlendirme araştırmaları ve elde edilen bulgulara göre okul bazlı iyileştirme önlemleri, destekleme ve yetiştirme kurslarının yeniden yapılandırılması, öğretmen destek noktaları, dezavantajlı okullara altyapı desteğinde pozitif ayrımcılık, temel eğitimde telafi destekleri ve ilkokullarda yetiştirme programı (İYEP) ve benzeri projelerin ana odağını zaten okullar ve bölgeler arasındaki başarı farkını azaltma oluşturmaktadır. Sorunun çözümüne tek boyutlu değil, çok boyutlu ve sistematik yaklaşıyoruz. Tüm bu projeler istikrarlı bir şekilde sürdürüldüğünde sahada önemli iyileştirmeler sağlanacak, yapılan iyileştirmelerin sonuçları da hem kendi yaptığımız izleme araştırmalarında hem de uluslararası araştırmalarda rahatlıkla görülebilecektir.