Atatürk
    Haberler
Güçlenen mesleki eğitim, ülkemizin sadece iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemekte, ayrıca Covid-19 gibi pandemilerle mücadelede de hızla sahaya inerek toplumsal taleplere hızla cevap verebilmekte.

Dergiye ulaşmak için TIKLAYINIZ.


Mesleki eğitim ülkemizde yıllardan beri tartışmaların odağında oldu. İş piyasasının beklentilerine cevap verebilecek insan kaynağını yetiştirecek mesleki eğitimin inşası, Cumhuriyetin kuruluşundan ve özellikle planlı kalkınma döneminden itibaren tüm kalkınma planlarında hükümetlerin en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturdu. Bu bağlamda MEB, yıllardan beri sektörlerle iş birlikleri kurarak mesleki eğitimi güçlendirmek için çok önemli projeler gerçekleştirdi. Dünyada eğitim sistemlerinde mesleki eğitimle ilgili tartışma konularına bakıldığında ülkemizdeki tartışma konuları ile örtüştükleri görülüyor. Bu bağlamda mesleki eğitimin gençler için cazibesini yitirmesi ve giderek akademik olarak görece başarısız öğrencilerin bu eğitim türüne akışının güçlenmesi, terk ve devamsızlık oranlarının yüksek olması diğer ülkelerde de mesleki eğitimde yaygın olan ortak sorunlardır.

Bu ortak sorunlara rağmen ülkemizde iki müdahale bu sorunları daha da kronik hale getirdi. Birincisi, mesleki eğitim mezunlarının yükseköğretime erişimlerini kısıtlayan ve “katsayı uygulaması” olarak bilinen müdahaledir. Bu müdahale, özellikle mesleki eğitimden sonra yükseköğretime de devam etmek isteyen akademik olarak başarılı öğrenciler için mesleki eğitimi bir tercih olmaktan çıkarıyor. İkincisi de liselerin tümüne puanla yerleştirme uygulamasıdır. Bu uygulama da nihayetinde akademik olarak görece başarısız öğrencilerin mesleki eğitimde yoğun bir şekilde kümelenmesine yol açıyor. Her iki sistematik müdahale de mesleki eğitimin toplumdaki algı ve itibarını zedelemiş durumda.

MESLEKİ EĞİTİMDE CİDDİ DÖNÜŞÜM ZORUNLU HALE GELDİ

Türkiye’de bu yapay müdahalelerin izleri silinmeye çalışılırken, dünyada yeni bir döneme geçildi. Özellikle son yıllarda yapay zeka teknolojileri ile desteklenen otomasyon sistemlerinin üretim ve hizmet sektörlerinde yaygınlaşması, iş piyasasında mesleklere özgü beceri setlerinde ciddi dönüşümlere yol açtı. Dolayısıyla mesleki eğitimde de ciddi dönüşüm zorunluluğunu beraberinde getirdi. Yeni durum, akademik ve genel becerileri ve yeni koşullara hızlı adaptasyonu ön plana çıkarttı. Dolayısıyla mesleki eğitim iş piyasasında yeni duruma adapte olabilmek için akademik olarak daha başarılı öğrencilere ihtiyaç duyuyor. Akademik olarak görece başarısız öğrencilerin kümelendiği bir mesleki eğitim, dünyadaki bu yeni duruma nasıl adapte olabilecekti? Bu soru, ülkemizde mesleki eğitimin güçlendirilmesi için çözüme kavuşturulması gereken en önemli meydan okuyucu soru olarak önümüzde duruyor.

ÜLKELER MESLEKİ EĞİTİME İSTİHDAM MANTIĞI İLE YAKLAŞIYOR

Mesleki eğitim doğası gereği iş piyasası ile doğrudan etkileşime sahip bir eğitim türü. Ülkeler mesleki eğitime ya bir eğitim mantığı ya da bir istihdam mantığı ile yaklaşıyor. Mesleki eğitime bir eğitim mantığı ile yaklaşan ülkelerde, mesleki eğitimle iş piyasası arasındaki ilişkiler gevşektir ve istihdam ana odak değildir. Ancak; Almanya, Avusturya, İsviçre ve Danimarka gibi ülkeler ise mesleki eğitime istihdam mantığı ile yaklaşarak, mesleki eğitimi iş piyasasındaki tüm sektörlerin katılımıyla standart hale getiriyor. İş piyasası da mesleki eğitim mezunlarının sertifikasyonu ve yeterliliklerini ödüllendirecek mekanizmalarla donatılıyor. Dolayısıyla bu yaklaşımda istihdam mantığı merkezde yer alıyor ve böylece bu ülkelerde okuldan işe geçiş kolaylaşıyor.

Sonuç olarak da genç işsizlik oranları düşük oluyor. Türkiye’de ise mesleki eğitimin hangi yaklaşımla inşa edilmesine karar verilememiş bir görüntü söz konusudur. Doğal olarak tüm kesimler mesleki eğitimin istihdam mantığı ile inşası yaklaşımının beklentilerine sahip olmalarına rağmen iş piyasasında bu yaklaşımın geçerli olduğu ülkelerdeki istihdama yönelik teşvik mekanizmalarının kurulmasında çekinik davranılıyor. Bu durumda iş piyasasında doğal olarak sorunlar olduğunda da bu sorunlar iş piyasasında değil, yanlış bir şekilde eğitimin bizatihi kendisinde aranmalı.

EĞİTİMDEKİ SORUNLARIN ÇÖZÜMLERİ NOKTASINDA HIZLI ADIMLAR ATILDI

Tam da bu noktada MEB 2018 yılında, 2023 Eğitim Vizyonu’nu açıkladıktan sonra mesleki eğitimdeki sorunların çözümleri noktasında çok yönlü ve sistematik yaklaşımlarla hızlı adımlar attı. Sektörlerle kapsayıcı iş birliklerinden, mesleki eğitimde müfredatların güncellenerek ulusal standartlara uygun hale getirilmesine, mesleki eğitimde üretim ve istihdam kapasitesinden, rol model olarak tasarlanan elit mesleki ve teknik Anadolu Liseleri kurulmasına kadar çok sayıda proje uygulamaya konuldu. Tüm bu adımlar kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Mesleki eğitim kalitesinde çok önemli bir etkiye sahip olan meslek öğretmenlerinin işbaşı ve mesleki gelişim eğitimlerinde bir yılda yüzde 700’lük artış gerçekleşti. Yine mesleki eğitim kurumlarında döner sermaye kapsamında yapılan üretimler yüzde 40 arttı ve 400 milyon TL seviyelerine ulaştı. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarındaki öğrenci sayısı bir yılda yüzde 17, mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısı yüzde 62 arttı. Mesleki ve teknik eğitimde ilk kez yüzde 1’lik başarı dilimden öğrenci alınmaya başlandı. Bu kapsamda en önemli adım, mesleki eğitimde eğitim verilen tüm alanlarda sektörün güçlü temsilcilerinin çok boyutlu bir işbirliği ile eğitim ve istihdam süreçlerinin tamamına dahil edilmesi oldu. Sektörler ilk kez mesleki eğitimde çok boyutlu bir iş birliği içerisinde kendilerini bularak, mesleki eğitim süreçlerinin tamamında olabilmekten memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Bu iş birlikleri istihdam kapasitesini de artırdı.

İSO EN ÖNEMLİ PAYDAŞLARIMIZDAN BİRİ

İstanbul Sanayi Odası (İSO) da bu sürecin başından itibaren Bakanlık olarak sürdürülebilir ortaklık kurduğumuz en önemli paydaşlarımızdan birisi oldu. İstanbul’da birlikte yönettiğimiz mesleki ve teknik Anadolu Liseleri’nde doluluk oranları oldukça yükselmiş ve bu okullarımız İSO’nun da katkılarıyla birer mükemmeliyet merkezi olabilme yönünde hızla ilerlemektedir. Tüm bu adımlarla güçlenen mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarımız Covid-19 ile mücadelenin ilk günlerinde hızla sahaya inmiş, acil ihtiyaç duyulan dezenfektan maddelerden cerrahi maskeye, yüz koruyucu siperden tek kullanımlık önlük ve tuluma kadar çok sayıda ürünü hızla üreterek ihtiyaç noktalarına ulaştırabilmeyi başarmışlardır. Bu noktada mesleki ve teknik Anadolu Liselerimiz önemli bir aşama daha kaydederek cerrahi maske makinesi, solunum cihazı, video laringoskop cihazı ve N95 maske makinesi üretebildiler. Bu bağlamda mesleki eğitim kurumlarımız Covid-19 ile mücadelenin ilk şokunun atlatılmasında unutulmayacak çok önemli katkı sağladı. Bu zor günlerde mesleki eğitim kurumlarımızın toplumsal taleplere hızla cevap verebilme refleksi, İSO gibi paydaşlarımızla yaklaşık iki yıl gibi kısa sürede attığımız ortak adımların bir sonucudur. Güçlenen mesleki eğitim, ülkemizin sadece iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemekte, ayrıca Covid-19 gibi pandemilerle mücadelede de hızla sahaya inerek toplumsal taleplere hızla cevap verebilmekte. Gelinen nokta hem mesleki eğitim kurumlarımızın özgüvenini artırmış hem de toplumun mesleki eğitime bakışını olumlu etkilemiştir. Bundan sonra İSO gibi paydaşlarımızla özellikle istihdama yönelik atacağımız ortak ve kararlı adımlar mesleki eğitimimizi daha da güçlü hale getirecektir.