Atatürk
Ahilik

Ahi kelimesi köken itibari ile Arapça dilinde kardeşim, Türkçe dilinde ise eli açık, cömert, anlamlarına gelmektedir. Selçuklular zamanında Anadolu ve Azerbaycan coğrafyasında ortaya çıkan bu teşkilat, Ahi Evran‘ın Anadolu’ya gelmesi, Selçuklu sultanlarından İzzeddin Keykavus (1211-1220) ve Alâeddin Keykubat’ın (1220-1237) bu teşkilata girmesi ile etki bakımından zirve noktasına ulaşmıştır. Ahi teşkilatı şehirlerden köylere, oradan mezralara kadar yayılmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti’nden sonra Osmanlı Devleti’nin kurulmasında ve gelişmesinde Ahi teşkilatına girmiş olan devlet yöneticilerinin etkisi olmuştur. Bu durum Osmanlı hükümdarı III. Ahmet (1703- 1730) dönemine kadar devam etmiştir. Adı geçen Osmanlı hükümdarı 1727 yılından itibaren Gedik adı verilen uygulamayı yürürlüğe koymuştur. Bu uygulama 1860 yılına kadar devam etmiştir. Buna göre Gedik uygulamasının tarifi şu şekilde yapılabilir: Gedik sözcüğü sözlüklerde tekel, imtiyaz, ayrıcalık anlamlarına gelir ki o dönemlerde yalnızca zanaat ve ticaret işleri ile uğraşanların elinde bulunan bir imtiyazdır. Bu ayrıcalık Sultan tarafından verilen beratın veya fermanın içinde yazılı olan hakların uygulanmasıdır.

1856 Islahat fermanı ile Osmanlı Devletindeki bütün tebaanın her türlü zanaat, ticaret ve meslekleri serbest biçimde yapabilme hakkına sahip olduktan sonra 1860 yılında bütün gediklerin beratları da sona ermiştir.

XV. yüzyıldan itibaren Lonca ifadesine Osmanlı toplumunda rastlanılmaya başlansa da fütüvvet ehlinden esnaf zümresinin Lonca teşkilatı içerisine girmeye başlaması XVII. yüzyılda gerçekleşmiştir. XVIII. yüzyılda ise artık Ahilik ve Lonca kavramları birbirinin yerlerine kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyıldan itibaren yaşamış olduğu ağır siyasi, sosyal ve ekonomik buhranların neticesinde 1861 yılında Gedik teşkilatı, 1912 yılında da Lonca teşkilatı tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Selçuklu toplumunda Ahilik teşkilatının insanların eğitimlerinde önemli rolleri olmuştur. Tasavvufta tarikat pirleri, Ahilikte de meslek pirleri yolun veya mesleğin kurucularıdır. Ahi zaviyelerinde eğitim bu mesleğin kurucuları tarafından usta- çırak ilişkisi çerçevesinde verilirdi. En çok 10 yaşlarında yamaklık ile başlayan mesleki eğitim, sırasıyla çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri ile devam eder idi. Çıraklık döneminden itibaren Ahi zaviyelerinde törenler düzenlenirdi. Gerekli şartları sağlayan çıraklar için sırasıyla Kalfalık ve Ustalık merasimleri büyük bir titizlik ve ciddiyet içerisinde gerçekleştirilirdi.

Ahi zaviyelerinde bireylere gerekli ahlak eğitimi kazandırmak için dönemin şartlarına uygun metotlar uygulanarak dersler verilmiştir. Bu dersler Kurâ’n, hadis, menâkıb, muâmelât-ı hukema, evsaf-ı müzekkâ, sergüzeşt-i sühedâ, nisbet-i ahibbâ, letaüf-i zürefa, esrâr-ı fukara, sulûk-ı evliyâ, belâgât-ı şuara’nın okunduğu bilinmektedir. Ahi zaviyelerinde adı geçen dersler tedric metodu (tümevarım), soru-cevap metodu, örnek alma metodu, nasihat etme metodu, telkin metodu, darb-ı mesel metodu gibi metodlar uygulanarak ahilerin gerekli eğitimleri almaları sağlanmıştır.